Grafted

Wei, Çin’den prestijli bir üniversitede tıp araştırmaları yapmak için Yeni Zelanda’ya gelir. Yüzündeki genetik doğum lekesi nedeniyle içine kapanık ve çekingen bir karaktere sahiptir. Üstelik, sosyal kelebek kuzeni Angela ve onun ışıltılı arkadaş grubu tarafından sürekli dışlanması, yalnızlığını daha da pekiştirir. Ancak Wei, kaderini değiştirmeye kararlıdır. Merhum babasının hayalini gerçekleştirmek ve kendi deformitesini iyileştirmek için devrim niteliğinde bir deri nakli araştırmasına kendini adar.
Zamanla Wei’nin çalışmaları ilerler, ancak bilimsel keşifleri giderek daha karanlık bir hal almaya başlar. Başlangıçta umut dolu olan deneyleri, beklenmedik sonuçlar doğurur ve Wei’yi etik sınırları aşmaya zorlar. Bir noktadan sonra, sırrını keşfetme tehdidi taşıyan herkesi ortadan kaldırmaya hazır hale gelir. Bilimsel dehası ile insanlığı arasındaki çizgi bulanıklaştıkça, Wei kimliği ve arzuları arasında çarpıcı bir çıkmaza sürüklenir. Kendini dönüştürmek isterken, farkında olmadan kim olduğunu tamamen kaybetmeye başlar.